Merhaba Başkan Cengizhan Bey,

Ben Muğla.

Evet, o “herkesin yaz tatilinde hatırladığı ama kışın kimsenin aramadığı” şehir.

Zeytin gibi; köklü, dirençli, ama çoğu zaman yalnız bırakılmış.

Yeni göreviniz hayırlı olsun. Duyduk ki yedi yıldır yoktunuz siyaset sahnesinde.
Muğla’da “aile şirketinizin işleriyle ilgileniyordunuz.” Ha bazılarına göre öncesinde de şehir dışındaydınız. Ama Ankara sizi bize çok yakıştırdı ve yoğun işlerinize bir de bizi ekledi. Öyle mi?

Ne güzel.
Biz de zaten burada siyasetten çok, iş bilen insan bekliyorduk.

Ama merak ettik:
Aile şirketi derken…
Bu şehir de o şirketin bir şubesi mi olacak,
yoksa siz artık bu şehri kendi ailenizden mi sayacaksınız?

Muğla’da Aile Kavramı Geniştir

Burada herkes birbirini tanır. Bir köy kahvesinde yanlış sandalye seçerseniz,
sizi beş dakika içinde kimlerin akrabası olduğunuza kadar çözerler.

Yalnız, siyasette “biz bir aileyiz” lafı,
burada artık fazla kullanılmış bir slogan.
Çünkü Muğlalı şunu iyi bilir: Ailede sevgi olur, siyasette hesap.

Koltuğunuz Rahat mı?

Olmasın.
Biraz batsın.
Çünkü o koltukta oturan her kişi,
“AK Parti bu şehirde neden kök salamadı?” sorusunun ağırlığını “Devlet eli neden Muğla’ya değmiyor?” bonusuyla taşır.

Burası sessizdir ancak sabırlı değildir.
Kahvede politikadan çok kimin ne yaptığı gayet iyi bilinir.

Yani Başkan Cezgizhan Bey, “Ben yedi yıldır siyasetle pek ilgilenemedim” derseniz,
Muğla da size şöyle bakar:
“Bizimle ilgilenmeyenle, biz neden ilgilenelim?”

Muğla’da AK Parti Kaç Vekil Çıkarır?

Bakın açık konuşalım:
Muğla, öyle “rengi belli” bir şehir değildir. Bazısı öyle zanneder, tarihi ile bugünü karıştırır. Üstelik Muğla’nın samimiyetsizliğe alerjisi vardır.
Parti logoları değişir, ama halkın radarına kim girerse girsin,
bir bakışta ölçülür:
“Bu gerçekten hizmet etmeye mi geldi,
yoksa CV’sine yeni başlık mı eklemeye?”

Burada her şey sizin söyleminize değil eyleminize bağlıdır.

Özetlemek gerekirse;
Muğla’da siyaset sahnesine çıkmak yetmez.
Dinlemek, kalmak, emek yatırımında bulunmak gerekir.

Birkaç küçük hatırlatma:

Zeytin ve narenciye üreticisi hâlâ kazanamıyor.

Gençler hâlâ iş arıyor,
ama hep “tecrübesizsin” cevabını buluyor.

Turizm parlıyor,
ama o paranın ışığı köylünün evine düşmüyor.

AK Parti neden 24 yıldır Türkiye’de iktidarken Muğla’da muhalefet bile olamıyor? Cevap basit:

Çünkü Muğla, lafa değil yüze bakıyor!

Şirket kapanmaz da dikkat edelim şehir küsebilir!

İşiniz zor, Başkan Cengizhan Bey,
Siz koltuğunuza yerleşin,
biz bir ay sonra tekrar uğrarız.
Rica ederiz o zamana kadar,
lütfen bir karar verin:

Bu şehir sizin için bir görev yeri mi olacak,
yoksa yeni bir aile yatırımı mı?

Eğer ikinciyse,
biz o şirkete ortak olmayalım.
Ama birincisiyse,
kahve her zaman hazır.

Bir ay sonra yine konuşuruz Başkan Bey.
O zamana kadar dileğimiz;
şirket değil, şehir kazansın.

Bu arada yedi yılı da hiç küçümsemeyin.. Bakın yedi yıl önce gördüğünüz Muğla’nın denizi maviydi şimdi yer yer kahverengi, yeşilinin üstü maden tozlu, yedi yıl önce cennet olan koyları şimdi beton kaplamalı. Trafik desen oldu mu şimdi siz deyin üç ben diyeyim beş katı!

Muğla’yı siz nasıl görüyorsunuz Marmaris’ten bakınca ? Yıllar Muğla’ya meydan okuyabilmiş mi?

Acelem yok bir ay sonra diğer sorularla beklerim yanıtlarınızı…

Tanıştığımıza memnun olup olmama konusunda henüz yeterli bilgiye sahip değilim. Bir ay sonra söylerim.

Bana müsaade…

Haydi selametle…