Muğla CHP’de il kongresi yaklaşıyor. Fakat, sanki kongre öncesi değil de bir müzikli sandalye oyunu sahneleniyor.
MFÖ’nün 1986’daki şarkısı var fonda…Adeta o zamanlara özlemle demokrasiye sesleniyor:
“Bir or’dayım bir bur’da
Hayaller ortasında
Gecenin yarısında
Düşünceler diyarında
Bir senleyim bir sensiz
Olaylara ilgisiz”
Müziğin temposu hızlandıkça, kim nereye oturacak, kim kalkacak akıllar karışıyor.
Bir gün “adayım” diyen ertesi gün yeterli imzayı toplayamam tedirginliğinde vazgeçiyor, sonra “bir düşündüm, devam ediyorum” diyor.
Bir diğeri iki ay önce ilçe başkanlığı koltuğuna oturmuşken şimdi çemberi bir tık büyütüp il başkanlığı koltuğunun çevresinde dönmeye başlıyor.
Yetmiyor, müzik bir hızlanıyor bir delegenin cebinden pat diye o adayın ilçe başkanı seçildiği ilçe kongresinden sahte imza iddiası yere düşüveriyor.
Bir başka isim WhatsApp grubundan basına toplu halde adaylık açıklıyor, sonra “ben öyle demedim, gazeteler yanlış anlamış” diyor. Şimdilerde ilçe geziyor “kararım kesin evet bendim o” derken kameraların karşısında…
Eee hal böyle olunca, izleyenler de sormadan edemiyor:
Şarkıyı mı beğenmediniz? Sözler mi akıl karıştırdı yoksa müzik mi? Bu kadar fikir değişikliğinin altında ne var, adım hesabı mı?
Neyse sonunda üç aday bir koltuk sahne kuruluyor. Gerçi 24 saat uzun derler siyasette. Bakalım seçim kurulu bu sahte imza iddiasına ne diyecek?
Bir bakarsın “oy kullanma hakkım var” diyenler için de fikirler değişir. Seçim kurulu jüri koltuğunda şimdi karar onun. Biz bilmeyiz bu adımları…
Mizahi anlatım kısmı bu kadardı.
Ciddiyetimizi takınalım:
CHP örgütleri için il kongreleri sadece yönetici seçimi değildir.
Bir dönemin politik ahlakının, dayanışma kültürünün, hatta samimiyet testinin yapıldığı alanlardır.
Ama son haftalarda yaşananlar, bu alanın biraz fazla “kişisel deneme tahtasına” döndüğünü gösteriyor.
Antidemokratik yollarla seçilenler hala aynı yoldan devam ediyorlar mı? diye sormadan edemiyor yerelde gündeme hakim olan ahali!
Siyaset elbette iddia işidir. Lakin, iddia ile iştah karıştırıldığında tablo bulanıklaşır.
Oysa bir partinin örgüt geleneği, kişisel manevraların değil, ortak iradenin eseridir.
Kongre sürecinde esasen en dikkat çekici sessizlik, en çok sesi çıkanlardan gelir.
CHP Genel Merkez, belediye başkanlarına “örgüt işlerine karışmayın” dedi.
Ancak kulislerde, delege listelerinin nerede şekillendiğini bilen biliyor. Hatta her yerde de dile getiriyor.
Kimi zaman bir makam odasında, kimi zaman bir telefon ucunda, kimi zaman da “ben sadece fikir söyledim” cümlesinin ardında. “Ben karışmıyorum o karışıyor” deyip adres belirten mesajlar da var milletin elinde. “Bak bana ne yazdı?” diye ne mesajlar kanıt olup gösteriliyor parklarda.
Bak ikinci kez altını çiziyorum bu detayı hiç aklınızdan çıkarmayın:
“Siyasetin en sessiz anları bazen en gürültülü müdahalelerdir!”
CHP Muğla örgütü, bu kongreyle sadece yeni bir başkan seçmeyecek.
Kendi siyaset tarzını da seçecek:
Tutarlılık mı, manevra mı?
İlke mi, il mi?
Dava mı, denge mi?
Her adayın adının önüne düşen bu sorular, aslında seçimin değil, dönemin soruları. Çünkü bir örgüt, kendi içinde samimiyetini kaybederse, dışarıya güven veremez. Seçmen, koltuk kavgası değil, istikamet arıyor.
Kongre günü salon kalabalık olacak; sloganlar, alkışlar, renkli görüntüler eksik olmayacak.
Nicelik güzel, peki ya nitelik?
İşte değerli okuyucum, asıl sınav, müzik sustuğunda verilecek.
Kim nereye oturmuş olursa olsun, geriye bir tek şey kalacak:
O koltuğa neden oturduğu?
Hiç şüpheniz olmasın bu sorunun yanıtını çok değil 6 ayda çözüyor Muğla halkı…
Taze tecrübe ile sabittir. Hem zaten tecrübenin bayatı olmaz ki!
Haydi selametle…