“Ben Cumhuriyet’im…”
Bir ulusun yeniden doğduğu sabahın adıyım.
102 yaşındayım.
Nice fırtınalar gördüm ama hâlâ ayaktayım.
Yalnız bazen düşünüyorum…
Ben sizden ne bekledim, siz bana ne oldunuz?
“Benim kalbim yoksulun sofrasında atar.”
Çocukların kahkahasında yankılanırım.
Benim için en büyük tören, bir öğretmenin ilk derse
“Çocuklar, bugün 29 Ekim” diye başlamasıdır.
Ben size özgürlük, adalet, eşitlik diye geldim.
Siz bana ne verdiniz?
Parti rozetleriyle bölünmüş,
menfaatle kirlenmiş,
birbirine küsmüş bir halk…
“Benim kadınlarım kürsüde, laboratuvarda, okulda olacaktı.”
Ama siz onların sesini “yükselmesin” diye kısmayı öğrendiniz.
Benim köylüm milletin efendisiydi…
Şimdi topraklarından utanır hâle geldi.
Bir zamanlar sabanla övünen el,
şimdi mazot fiyatı hesaplıyor.
Ben fabrikada işçiyle, tarlada çiftçiyle yan yana yürümek istedim;
siz bana plazalarda perdeler çektiniz.
“O adamın adı Mustafa Kemal’di.”
Ama ben unutmadım.
Beni bir adam kurmadı;
bir halkın yorgun ama inatçı elleriyle,
bir adamın aklı, cesareti ve ileri görüşüyle var ettiniz.
O’nun aklıyla yürüdüm,
O’nun vicdanıyla yön buldum,
O’nun “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” dediği çocuklarla büyüdüm.
Şimdi o çocukların gözlerinde O’nun ışığını arıyorum.
“Yine de umutsuz değilim.”
Çünkü bir kız çocuğu hâlâ bayram sabahı saçına kırmızı kurdele takıyor,
bir öğretmen sınıfa girmeden önce “bugün biraz daha iyi anlatayım” diyor,
bir gazeteci hâlâ “hakikat” kelimesini kalbinde taşıyorsa,
ben oradayım.
“Beni kutlamak değil, yaşatmak gerek.”
Ben bir resmî geçit değilim.
Bir milletin alnındaki terim, gözündeki ışıltıyım.
Ben size egemenliği verdim,
siz onu kimlere teslim ettiniz?
“102 yaşındayım…”
Kırgınım ama hâlâ inatla,
hala o ilk sabahki gibi umutluyum.
Çünkü ben, sizin için var oldum.
Ve siz bir gün gerçekten hatırlarsanız,
yeniden doğarım.
Beni Koruyun “Yadigârım Ben…”
Cumhuriyet’in güzel çocukları…
Bırakmayın elimi.
102 yılın emeği, alın teri, yüreği, göz nuru var üstümde.
Atmayın beni bir kenara,
unutmayın raf aralarına,
ben sizin en eski hatıranız, en taze umudunuzum.
Ben, atalarınızın yadigârıyım.
Yadigâr…
Yani sadece bir miras değil,
üzerine toz kondurulmayan bir emanetim.
Bir neslin kanıyla, bir ulusun gözyaşıyla yazılmışım ben.
Beni korumak, geçmişe vefa değil,
geleceğe borcunuzdur.
Unutmayın;
Yadigârı unutan, kendini unutur.
Ben size hatırlamak için değil,
hatırlanacak bir gelecek kurmanız için verildim.
Cumhuriyet’in güzel çocukları…
Benim adım sadece bir tarih değil,
bir hatırlayış biçimi.
Ben sizin ellerinizde var olurum,
siz unutursanız, ben silinirim.
Ama inanıyorum…
Siz hatırlayacaksınız.
Çünkü kalbinizde hâlâ o ilk ışıltı var.
Ve ben, o ışıltıyla hep yaşayacağım.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Haydi selametle…

